Bir ``Dane``yiz!

EVRENDE HER CANLIDAN BİR DANE* BULUNUR. DOLAYISIYLA, DÜNYA’DA DA AYNI KURAL GEÇERLİ OLDUĞU İÇİN HER CANLIDAN, YANİ; İNSAN DAHİL BİR DANE* VARDIR (!)

Milyarlarca yıldır, dünya üzerinde yaşayan canlıların gelişimi “Nedensellik İlkesi” içinde fiziksel ve zihinsel olarak gerçekleşmekte, türlerin devamını sağlayan bilginin çevre ve şartlara göre şekillenmesi ile de çeşitlilik ortaya çıkmaktadır.

30 milyon yıl önce Afrika’nın doğal yapısı değişmeye başlayınca, çevrenin tehditkar yapısı karşısında primatların bazı türleri dört ayak üzerinde yaşamak yerine, uzaktan gelecek tehlikeleri görebilmek için (evrimin değişimi) iki ayak üzerinde kalkıp, hareket etmiş. Bu arada, elleri serbest kalınca da onları kullanmaya başlamış. Ellerin devreye girmesi çevreden gelen tehditler karşısında kendini korumak, güvenlik adına alet yapma fikrini ortaya çıkarmış.
Milyonlarca yıl önce, ilk insanımsı hariç tüm canlılar yemek sorunu yaşamazken, Erektus* (*dik insan) yüz binlerce yıl önce marifetli olmanın yollarını bulmaya başlamış, önce sürekli bitki yerken, alet yapmanın getirdiği kolaylıkla avını yakaladıktan sonra etini kesip, ateşte pişirip tadını almış ve farkında olmadan hayatına proteini dahil etmiş.
Sonuç olarak; önce, ayağa kalktığımız için beynimiz gelişmeye başlamış, elleri kullanmakla beynin işlevi artmış, alet üretmiş, Protein* de işin içine girince (*Protein, hücre büyümesini ve beynin gelişmesini sağlar) insanın gelişimi hızlanmıştır.
Bu durum ihtiyaçların artmasını getirmiş, ihtiyaçlar avı çeşitlendirmiş ve tüm bu süreçte vücudumuz kendini geliştirmeye devam etmiş. Beyin büyüdükçe, analiz etme, karar verme, düşünme modeli zenginleştikçe kendinden büyük canlıları öldürmek için diğer türlerden gelen bilgiye bağlı olarak grup avı, organize olmaya başlamış.
Gerçi bu karar süreci daha önceki türlerde de görülüyor ama insanımsı bunu bir adım ileri taşıyıp, daha güçlü olanı öldürmek için kullandığı bu aklını aletlerini şekillendirirken, kendi türü de dahil küçükler için de uygulamaya başlamış (!)
Evet, insanımsının ilk organize olma hali burada ortaya çıkmış.
Ancak, o dönemde bilmediği gerçeğini maalesef, bu bugün biliyor olsa da primat zihinli alt yapısını değiştirmediği için öldürme güdüsünü kullanarak hala sürdürüyor olması gelişmediğini gösteriyor.
Evet, insan, günümüzde en yakınını bile kişisel çıkarları için öldürüyor. İnançları ve kararlarına bağlı kurduğu devletleri ile sınırları içindeki güvenlik güçleri ve kutsal bayraklarına biat ederek, en yakındaki komşusuna savaş açıyor alanının geliştiriyor (!)

Tüm türler bulunduğu yer ve çevresine göre beyininde bölgesel gelişim gösterir. Çünkü, denizde, havada ve karada şartlar değişiktir. O yüzden, beyin her canlı için farklı gelişim göstermiştir, hala da bu gelişimini sürdürmektedir.
Yani, “Nedensellik İlkesi” evrenin tek hakikatidir. Tüm canlılar da bu hakikate göre şekillenir.
Şekillenmek, yani; üremek, çoğalmak bir canlının neslinin devamı için olmazsa olmaz hakikatidir ve bunu en net anlatan; “Biyolojinin temel ilkesi: tüm canlılar kendinden önceki canlılardan meydana gelir” cümlesidir.
İki çeşit üreme vardır. Eşeyli ve Eşeysiz.
Eşeyli olan, sperm (erkek) ve yumurta döllenmesi (kadın) ikilisi ile türün devamını sağlarken, Eşeysiz olan ise tek bir organizmadan yeni bir canlı üremesidir.
Girişte bahsettiğim “DANE*” kelimesi tüm bu süreci kapsar ki, DANE*: “Tohum = Döl-Soy” demektir. “Tohum” olmadan hiç bir canlı meydana gelemez. İster Eşeyli, isterse de Eşeysiz.
Yaşamın gelişimini etkileyen en önemli özellik çevre ve şartlardır. Türler arasında bu durum her biri için farklılık gösterir. Bunun da temel nedeni çevre ve şartların her canlı için farklı olmasıdır.
Hakikat bize şunu anlatır: her canlı gelişimine bağlı olarak bir sonraki nesline bilgisini aktarır. O yüzden, her canlı dünyaya gelirken (Nedensellik İlkesi), buna bağlı çeşitlilik oluşması için çevre ve şartlara göre ortam oluşur.
Bununu sonucu olarak; “hiç bir canlının, bir başlangıcı yoktur” diyebiliriz.
Evrendeki tüm canlılar yaşamı paylaşır ve türler hem gelişir, hem de kendi hayatlarını daha kolay yaşanabilir hale getirirler.

Bilgi paylaşıldıkça, yaşam gelişir…
Yaşam geliştikçe, bilgi değişir…